Cuma, Nisan 26, 2024
Ana Sayfa Blog Sayfa 2

Sert Dirsek- Dirsek Hareket Kısıtlılığı

SERT DİRSEK / DİRSEK HAREKET KISITLILIĞI

GENEL BİLGİLER
Dirsek ekleminin görevi elin istenen pozisyonu almasını sağlamaktır. Bu nedenle dirsek eklemi hareket kısıtlılığı, elin boşlukta ulaşabildiği alanı önemli ölçüde azaltır. Dirsek hareket kısıtlılığı gelişen kişi kısıtlılığın miktarına göre yemek yeyemeyebilir, saçını tarayamayabilir veya tuvalet hijyenini sağlayamayabilir.
Elin bu tür günlük aktiviteleri yapabilmesi için 30°-130° derecelik fonksiyonel aralığa sahip bir dirsek eklemi gereklidir. Yani 100°’ lik dirsek açma kapama (fleksiyon-ekstansiyon) hareketi gereklidir. Ayrıca dirsek ekleminin hemen altında başlayan kolu döndürme hareketinin de (pronasyon-süpinasyon) yaklaşık 100° olması gerekir (resim 1).
 1n
NEDEN OLUŞUR
Dirsek ekleminde hareket sınırı sadece tek yönlüdür. Bu hareket aksına fleksiyon/ekstansiyon (dirseği açma /kapama) adı verilmektedir (resim 1). Her eklemin özelliğine bağlı olarak, stabilitesinde (sağlamlığında) ya kemik yapı ya da yumuşak dokular daha önemli rol oynamaktadır. Bir eklemin hareket sınırı ne kadar fazla ise stabilite (sağlamlık) için çevresindeki yumuşak doku desteğine o kadar çok ihtiyaç duyar. Örneğin omuz ekleminin stabilitesini (yerinden çıkmamasını) sağlamak görevi temel olarak eklemin çevresindeki yumuşak dokulara (eklem kapsülü, bağlar, çevre kas-tendonlar)aittir. Buna karşın hareket sınırı omuz kadar fazla olmayan dirsek ekleminde sağlamlık (yerinden çıkmama) görevi kemik dokuya aittir (resim 2). Bir eklemin hareketi tek yönde ise (örneğin dirsek ekleminin sadece açılıp kapanması) ve hareket sınırı fazla değilse o eklemde instabilite problemi daha az gözlenir. Buna karşın bu tip eklemlerde hareket sınırının kısıtlanması (eklem sertliği) problemleri daha sık gözlenir . Özetle dirsek eklemi, HAREKET KISITLILIĞI YANİ EKLEM SERTLİĞİ GELİŞMESİNE YAPISAL OLARAK DİĞER EKLEMLERDEN DAHA MEYİLLİDİR.
2n
Temel prensip olarak dirsek eklemi çevresindeki kırıkların usulüne uygun olarak cerrahi yöntemle sabitlenmesi, bağ ve yumuşak doku yaralanmalarının tamir edilmesi ve BİR AN ÖNCE EKLEM HAREKET VE FONKSİYONLARININ SAĞLANMASI gerekir. Tüm bunlar yapılmadan, dirsek eklemi hareketsiz tutularak da kaynama sağlanabilir (alçı vb). Bu durumda kırıklarla birlikte dirsek eklemi de kaynar ve DİRSEK HAREKET KISITLILIĞI oluşur. Yani kırıkların kaynamış olması bir anlam ifade etmez çünkü eklem fonksiyonlarını kaybetmiş olur.
Özet olarak dirsek ekleminin iki ana probleminden biri olan HAREKET KISITLILIĞI, genellikle uygun tedavi uygulanmayan veya tedavi için hiç başvurmayan kişilerde gözlenir.
Travma sonrası dirsek sertliği, en sık gözlenen nedendir. Yapılan çalışmalarda dirsek çıkığı (veya kırıklı çıkığı) sonrası hastaların yarıdan fazlasında dirsek eklem sertliği geliştiği gözlenmiştir.
SINIFLAMA
Dirsek eklemi sertliği tedavi planlanırken üçe ayrılır:
1)Ekstrensek: Dirsek eklemini çevreleyen yumuşak (kapsül, bağ ve kas) dokuların kalınlaşması, yapışması ve hareketi engellemesi. Eklem içi problem yoktur ve direkt radyografi (filmler) normaldir (resim 3).
 3n
2)İntrensek: Eklem içi problem mevcuttur. Yani yanlış pozisyonda kaynamış kırıklar, eklem içi yapışıklıklar, eklemde dizilim bozukluğu (malalignment), eklem kıkırdak kaybı gibi bulgulardan en az biri mevcuttur. Direkt radyografi (filmler) normal değildir (resim 4, resim 5, resim 6).
4n 5n
6n
3)Kompleks: Başlangıçta intrensek etkenlerle başlayan kısıtlılıkta ekstrensek faktörlerin ikincil olarak baskın olması durumu (sekonder ekstrensek). Yani eklem içi problemler nedeni ile oluşan ağrı, eklem hareketsiz tutularak tedavi edilmeye çalışılır ve buna bağlı olarak eklem çevresindeki yumuşak dokularda yapışıklık gelişir. Özetle hem intrensek hem de ekstrensek faktörler birleşmiştir (resim 7.
 7n
TANI
Tanı koyarken hikaye ve fizik muayeneye ek olarak direkt radyografiler istenir. Bazı koşullarda tedavinin planlanabilmesi için Bilgisayarlı Tomografi de (BT) gereklidir. Hastalığın bazı evrelerinde vücut eklemi kemik bir zırh ile kaplamaya çalışır. Buna Heteropik Ossifkasyon adı verilir (resim 8). Cerrahi plan ve tedavisi daha da zor olan bu durumda BT gereklidir. MR incelemeye genellikle gerek yoktur.
8n
Dirsek eklemi çevresinden dolarak geçen ulnar sinirde; gerek eklem sertliğine neden olan ilk travma, gerekse eklem sertliğinin kendisi nedeni ile genellikle sıkıntı gözlenmektedir. Bu nedenle EMG adı verilen sinir ileti testinin tedavi öncesi yapılması gereklidir. Aynı şekilde bu sinirin muayene bulguları detaylı olarak kayıt altına alınmalıdır (resim 9). Cerrahi gevşetme ile birlikte (tercihen) veya sonrasında ulnar sinire yönelik gevşetme ve yer değiştirme (mobilizasyon) cerrahisi uygulanmalıdır(bakınız kübital tünel sendromu).
9n
AYIRICI TANI
Eklem istirahat halinde iken, yani hareketsiz ve kullanılmıyorken ağrı mevcut ise hareket kısıtlılığının sebebi olarak kemik ve eklem enfeksiyonu ekarte edilmelidir.
Dirsek hareket kısıtlılığı mevcut çocuk hastalarda doğumsal (konjenital) sebepler ekarte edilmelidir. Bu tür sıkıntıların cerrahi tedavisi genellikle olumlu sonuç vermemektedir (resim 10).
10n
TEDAVİ
Dirsek travması sonrası önleyici tedavinin en önemli parçasını erken hareket oluşturur.
Kırık varlığında bu koşul yapılan tamir cerrahisinin sağlamlığına bağlıdır. Birinci gurup hastada (ekstrensek) rehabilitasyon, yaralanmadan 6 ay sonrasına kadar denenebilir. İkinci ve üçüncü gurup hastada (İntrensek) rehabilitasyon tedavisinin etkinliği yoktur.
Cerrahi tedavi planlanırken dikkat edilmesi gereken en önemli konu; eklemdeki kısıtlılığın günlük yaşama engel oluşturması yani hastanın tedavi arayışında olmasıdır. Ayrıca hastanın yaşı ve fonksiyonel ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Günlük yaşam fonksiyonlarının uygulanmasında dirsek ekleminin kapanması açılmasından daha önemlidir.

Aşağıdaki koşullarda cerrahi tedavi uygulanmaması konusunda görüş birliği mevcuttur:

1-Kozmetik (görünüm) amaçlı cerrahi uygulanmamalıdır.

2-Enfeksiyon (iltihap) mevcut ise cerrahi uygulanmamalıdır.

3-Daha önceki travma veya cerrahi girişim nedeni ile kolda dolaşım netameli ise cerrahi uygulanmamalıdır.

4-Çocuk hastalarda sonuçlar biraz daha kötüdür.

5-Hastanın ruhen, uzun soluklu bir rehabilitasyon süreci ve olası başarısızlık durumuna hazırlıklı olması gerekir.

Dirsek eklemi hareket kısıtlılığı inatçı bir hastalıktır ve uzun sürecek bir mücadeleyi gerektirir.

6-Ulnar sinirdeki kayıp ağır düzeyde ise cerrahi ertelenebilir.

CERRAHİ TEDAVİ

Birinci gurup hastada (ekstrensek) eklem çevresindeki yapışıklığa ve hareket kısıtlılığına neden olan yapıların (eklem zarı, eklem kapsülü, fibrotik dokular) cerrahi yöntemle alınması gerekir. Bu cerrahi açık, artroskopi ile veya ikisi kombine edilerek yapılabilir (operasyon odasındaki videolara bakınız).

Temel olarak artroskopik yöntem hasta ve cerrahın tercihi olsa da bazı koşullarda açık cerrahi yöntemin uygulanması, iyi sonuç alınabilmesi için daha uygun olabilmektedir. Cerrahınız bunun nedenlerini size açıklayacaktır.

Artroskopik cerrahi gevşetme ile kazanılan hareket sınırı ortalama 40 derecedir. Bu yöntemde lens ve optik kamera kullanıldığından eklem içi daha iyi gözlenebilmekte, eklem kapsülü kesilmediği için ağrı daha az olmakta ve rehabilitasyon dönemi daha kolay geçmektedir (resim 11). Kazanılan hareket miktarı daha az olduğundan her hastada uygulanmaması ve potansiyel olarak sinir yaralanması riski olması (radial ve median sinir) dezavantajlarını oluşturmaktadır. İkinci ve üçüncü gurup hastada (intrensek) eklem içinde düzeltilmesi gereken anatomik bozukluklar olduğu için uygulanma şansı çok kısıtlıdır (resim 12). Ulnar sinir daha önceki kırık tamiri cerrahisinde öne alınmış ise artroskopik yöntemlerin uygulanmaması gerekir.

11n
12n

Açık cerrahi tedavi yönteminde eklem çevresinde 360 derece dönülerek, yapışıklık ve hareket kısıtlılığına neden olan tüm yapılar çıkarılır. Bu işlem yapılır iken eklemi bir arada tutan bağların sağlam bırakılması şarttır. Hareketi sağlamak için bağların da kesilmesi gerekiyorsa işlem tamamlandığında bağların rekonstrüksiyonu şarttır (resim 13). Aksi takdirde instabil (gevşek, oynak) bir eklem elde edilmiş olur.

13n

Açık cerrahi tedavi yönteminde dirsek ekleminin dış yanından (resim 14, resim 15 ve resim 16), iç yanından veya her iki yandan ekleme ulaşılmaya çalışılır. Cerrahın kendini daha rahat hissettiği ve patolojiye daha kolay müdahale edebileceğini düşündüğü yaklaşım, hasta için en iyi yaklaşımdır (resim 17, resim 18 ve resim 19). Kaynakçada ortalama hareket kazanımı 40-70 derece arasıdır (resim 20). Zaman içerisinde cerrahi sırasında kanılan hareket sınırından bir miktar kayıp olabilir. Ameliyatta elde edilen hareket, fizik tedavi ve rehabilitasyonla arttırılamaz. Ameliyatta elde edilen hareket sınırından mutlaka kayıp meydan gelir. Rehabilitasyon ile amaçlanan kaybı en azda tutmaktır.

14n
15n
16n
17n
18n
19n
20n

OLASI SIKINTILAR

Dirsek setliğinin cerrahi tedavisi zor ve komplikasyonlara açık bir süreçtir. Olası komplikasyonları özetler isek:

•Sinir-damar yaralanmaları.
•Kırık oluşumu.
•Enfeksiyon.
•Hematom.
•Kompartman sendromu.
•İnstabilite: Sert dirsekten daha kötüdür.
•Sertliğin tekrarı ve kalıcı ağrı.
•Ulnar sinir fonksiyonunun ilerleyici olarak kötüleşmesi.

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Radius Başı Kırıkları

Pain in elbow

SAĞLAMLIK (STABİLİTE) KAVRAMI

CERRAHİ TEKNİK
Radius başı kırıkları sonrası cerrahi girişimi
gerektirebilecek iki ana neden mevcuttur:

Dirsek eklemi dengesinin (stabilitesinin) korunması
Denge/sağlamlık kaybı sonrası olası dejeneratif değişiklerin (kireçlenme) önlenmesi.

DİRSEK EKLEMİ BİYOMEKANİĞİ

SAĞLAMLIĞI (STABİLİTEYİ) SAĞLAYAN ÖĞELER:

Ana unsurlar:
•Dirsek eklemi. (Koronoid/Olekranon)
•İç yan bağ (Medial Kollateral Bağ).
•Dış yan bağ (Lateral Kollateral Bağ).

Yardımcı unsurlar:
•Radius başı
•Eklem kapsülü
•Dirsek çevresi kas grupları (Fleksör/pronator)

KORONOİD: +/- DİĞER YARALANMALARRADİUS BAŞI PROTEZİ KONMUŞ,KIRIK TAMİR EDİLMİŞ.

Radius başının sağlamlığa katkısı; koronoid ve yan bağların sağlamlığı ile ilişkilidir (primer stabilizatörler).

YARDIMCI FAKTÖRLER

Özellikle koronoid bütünlük bozulduğunda önemlidirler:
1-Radyus başı. İç yan bağ (MCL) sağlam ise stabilite için radyus başı gerekli değildir. MCL’nin koptuğu durumlarda ise radyus başı primer stabilizatördür.
2-İnterosseöz bağ:(İOB), radius kemiğinin yukarıya göçünü engelleyen ana yapıdır. İOB yaralanmalarının eşlik ettiği radius başı kırıklarında, proksimale göçü engellemek amacı ile radius başı rekonstrükte edilmelidir (tamir veya protez). Eğer İOB yaralanması yok ise ve bu durum ispat edilebiliyor ise, radius başı rezeksiyonu yapılması proksimale göçe neden olmaz.
3- Olekranon adı verilen kemik: (stabilite için en az %50’sinin korunması gerekir): Ek yaralanmaların varlığına göre değişkenlik gösterir.

2-DEJENERATİF ARTRİT (KİREÇLENME AŞINMA) KAVRAMI

Bazı radius başı kırıkları tamir edilemeyecek (bir araya getirilemeyecek) kadar parçalanmıştır. Bu koşulda ileride kireçlenmeyi önlemek amacı ile Radius başı, metal bir benzeri ile değiştirilir. Bu girişime radius başı protezi denmektedir. Materyal olarak silikon kullanımı son bulmuş, metal alaşımlar kullanılmaya başlanmıştır.

Protez kullanımını teşvik eden bir diğer gelişme ise çok parçalı kırıkların tamiri ile ilgili çalışmaların uzun dönem sonuçları olmuştur.
3 ana parçadan daha fazla sayıda dağılma (communition) gösteren kırklarda tamir yerine radius protezi kullanılması sübjektif ve objektif (fonksiyonel) açıdan daha iyi sonuç vermektedir (Ring ve ark).
CERRAHİ TEKNİK: ÖNEMLİ NOKTALAR

Genel anestezi veya supraklaviküler blok.
Sırtüstü veya yan pozisyon.
Kırık parçaların çıkarılması.
Uygun seviyeden kesi.
Tek düzlemde kesi (protezin tam oturması).
Deneme protezi; fleksiyon/ekstansiyon ve supinasyon/pronasyon.
Kapitellumla ilişki ve stabilite.
Uygun protezin çimento ile implante edilmesi.
LUCL kontrol edilmeli, kapsüler yapı ile birlikte çıpa (anchor) veya açılan delikler yardımı ile tamir uygulanmalıdır.
KOMPLİKASYONLAR

Enfeksiyon.
Radial başta olmak üzere sinir hasarı.
LUCL tamirinin iyi olmamasına bağlı gevşeklik (PLRI benzeri).
Radial aks (Essex-Lopresti benzeri) stabilite problemleri:
– DRUE instabilitesi ve el bileği eklemi ağrısı
– Radial kesinin distalde yapılmasına bağlı olarak radio kapitellar boşluk.
– Buna bağlı olarak valgus stresine karşı MKL’in yalnız bırakılması

Bipolar protezlerde, başın çıkması.
Kapitellar erozyon ve kireçlenme.
Gevşeme.

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Dirsek Bağ Yaralanmaları

SAĞLAMLIK (STABİLİTE) KAVRAMI

Dirsek eklemi bağ yaralanmaları sonrası cerrahi girişimi (tedavi) gerektirebilecek iki ana neden mevcuttur:

Dirsek eklemi sağlamlığının (stabilitesinin) korunması
Olası dejeneratif değişiklerin (kireçlenme-aşınma) önlenmesi.
DİRSEK EKLEMİ BİYOMEKANİĞİ

SAĞLAMLIĞI (STABİLİTEYİ) SAĞLAYAN ÖĞELER:

Ana unsurlar:
•Dirsek eklemi. (Koronoid/Olekranon)
•İç yan bağ (Medial Kollateral Bağ).
•Dış yan bağ (Lateral Kollateral Bağ).

Yardımcı unsurlar:
•Radius başı
•Eklem kapsülü
•Dirsek çevresi kas grupları (Fleksör/pronator)

KOPMUŞ DIŞ YAN BAĞ TAMİRİ: LUCL

ANA UNSUR: SAĞLAM DIŞ YAN BAĞ: LUCL

KOPMUŞ DIŞ YAN BAĞ: LUCL

STABİLİTE= SAĞLAMLIK= KORONOİD

KORONOİD KIRIĞI: CERRAHİ TAMİR SONRASI

AMELİYAT SONRASI SÜREÇ

    • Ameliyat sonrası süreç, ek yaralanmaların varlığı ile şekillenmektedir.
  • Erken dönemde RSD benzeri reaksiyona yol açabileceğinden agresif rehabilitasyondan kaçınmak gerekmektedir (ilk iki hafta).
  • Özellikle el bilek eklemini ilgilendiren (DRUE) instabilite sorunu mevcut ise dirsek ekleminin 2 hafta süre ile istirahat halinde tutulması önerilmektedir.

SONUÇLAR

  • Eklem hareket açıklığında (fleksiyon /ekstansiyon ve supinasyon/pronasyon) yaklaşık 10-20 derece kaybın olabileceği beklenmelidir.
  • Usulüne uygun yapılmış cerrahi sonrası stabiliteye ait sıkıntı oluşmaması gerekir.

KOMPLİKASYONLAR

  • Enfeksiyon.
  • Radial başta olmak üzere sinir hasarı.
  • Sert dirsek (eklem sertliği)
  • Tamirin iyi olmamasına bağlı gevşeme (instabilite).
  • Kapitellar (kıkırdak) erozyonu ve artrit (kireçlenme).

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Dirsek Ağrısı

Dirsek Ağrısı

Dirsek eklemi aslında elimizin kontrol merkezi; el nereye uzanmak isterse oraya ulaştırıyor. Dirsek ağrısı basit gibi görülse de yaşam kalitesini düşüren tatsız bir durum. Spor bir yana, yemek yemek, araba kullanmak, bir şeyi yerinden kaldırmak gibi basit hareketler bile süreç içerisinde sıkıntı yaratabiliyor.

Uzun süren ve tedavi uygulanmayan ağrılı dirsekte bir süre sonra hareket kısıtlılığı ortaya çıkıyor. Bu durum vücudun ağrıyı azaltmak için göstermek bir tür savunma mekanizması. Kötü olansa hareketleri kısıtlı bir dirsek eklemi ile elin de işlevsiz hale gelmesi. Bir aşamadan sonra bazı kişilerde kısıtlılık kalıcı hale gelebiliyor ve tedavi süreci zorlaşıyor.

Dirsek ağrısı, genellikle basit düşme çarpma gibi travmalar sonrası gözlenmekte. Bunun dışında dirsek ağrısının en sık gözlenen nedeni ise basit zorlanma. Eğer dirsek ekleminiz ağrıyor ve sebebini hatırlayamıyorsanız eklemi çevreleyen bağ ve kapsül benzeri dokuları farkında olmadan zorlamış olabilirsiniz.

Eklemin üzerinde kızarıklık ve ısı artışı yok ise; birkaç gün süre ile soğuk uygulama, istirahat ve basit ağrı kesiciler ile ağrının geçmesi beklenebilir. Ağrı geçer ve tekrar etmez ise genellikle tasalanacak bir durum yok demektir. Ağrının geçmemesi, tekrar ortaya çıkması veya ilk aşamada kızarıklık ve ısı artışı olması durumunda ise muayene olmakta yarar var. Ani zorlamalar ve travma dışında dirsek ağrısının en sık gözlenen nedeni ise tenisçi dirseği. Tenisçilerden çok ev hanımlarında gözlenmekle birlikte bu isim ile biliniyor. Elin bir nesneyi kavraması veya kaldırması ile dirseğin dışa bakan yan kısmında oluşan aşırı ağrı, bu hastalık için tipik bir bulgu. Ağrının nedeni, el bileğini hareket ettirten kasların dirseğe yapıştığı bölgede zorlanması ve bazen de yırtılması. Ağrı genellikle zaman içerisinde artış göstermekte ve bazen kola veya omuz eklemine doğru yayılabilmekte.

Tedavi konusunda en çok tartışma bu hasta gurubunda yaşanıyor. Bilimsel saygınlığı olan dergilerde ardı ardına çıkan makalelerde değişik tedavi yöntemlerinin her birinin yüksek başarı seviyeleri kanıtlanıyor.

Hastaların büyük çoğunluğunda cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile başarı sağlanmakta birlikte tedavinin aşamalı olarak ve kişinin özelliklerine göre planlanması çok önemli. Öncelikle günlük yaşamda ağrıya neden olduğu düşünülen zorlamalar ve hareketler sonlandırılmalı. Yangıyı azaltan ağrı kesiciler (NSAI), atel kullanımı, germe-kuvvetlendirme egzersizleri uygulanabilir tedavi yöntemleri arasında olmakla birlikte 15 yıldır dirsek eklemi ile ilgilenen bir hekim olarak bu tip uygulamaların sorunu çözmediği ve zaman kaybına yol açtığını düşünmekteyim. Bilimsel veriler de bu tip tedavi yöntemlerinin başarı şansını genelde düşük olarak göstermekte. Bunun dışında tedavide aşamalı olarak aşağıdaki uygulamalar yapılabiliyor:

Kortikosteroid (kortizon) iğnesi: Kortizon aslında kuvvetli bir yangı-bastırıcı ilaçtır. Yukarıda bahsedilen tedavilerin başarısız olduğu durumda veya ilk tedavi olarak ağrıyan bölgeye enjektör ile uygulanabilir.

ESWL (şok dalgası) tedavisi: Böbrek taşlarında kırmak için kullanılan ses dalgaları bu kez dirsek kenarına gönderilerek kasın kemiğe yapışma yerinde kanlanmanın artışı, iyileşmenin hızlanması ve ağrının ortadan kalkması amaçlanmakta.

PRP (Platelet Rich Plasma) uygulaması: Tedavi aşamasındaki tartışmaların odağındaki uygulama. Öncelikle estetik amaçlı kullanımı kişilerde yanlış bir algı oluşturmakta. Bunun dışında ‘kök hücre tedavisi’ olarak adlandırılması büyük bir hata ve gerçek anlamda kök hücre tedavisi uygulamalarını zora sokacak bir durum. Bu uygulamada yapılan aslında gayet basit bir işlem: Kandaki onarıcı olduğu düşünen hücreler (trombosit) ayrıştırılarak ağrılı bölgeye iğne ile uygulanmakta. Bence diğer tedavi yöntemlerine direnç gözlendiğinde veya uzun süreli ağrı ile başvuran hastalarda tercih edilebilecek bir uygulama. Tenisçi dirseği için bilimsel verilerin olumlu olması bir yana özellikle A.B.D’nde profesyonel ve pahalı oyuncularda kullanımı da biz hekimleri ister istemez etkiliyor.

Cerrahi tedavi: Nadiren gerek duyuluyor. Ağrının tüm cerrahi olmayan tedavi yöntemleri denenmesine rağmen 6 ayı aşkın süredir geçmemesi ve günlük işlerin yapılmasını engellemesi durumunda uygulanması gerekebiliyor. Cerrahi girişim hastalığın yapısına göre klasik veya artroskopik yöntemle uygulanabilir. Cerrahi sonrası tam iyileşmenin sağlanması rehabilitasyon uygulaması dahil ortalama 4-6 ay arası bir süreyi içermekte.

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Dirsek Kırıkları

Dirsek Kırıkları Tedavisi

Dirsek kırıkları; eklemlerin gereksinimlere uygun olarak tasarlanmış birbirlerinden farklı kemik ve yumuşak doku anatomileri mevcuttur. Eli 3 boyutlu düzlemde (uzayda) gerekli olan yere ulaştırma görevi olan omuz eklemi nerede ise 360 derecelik (her yöne) hareket sınırına sahiptir (resim 1). Buna karşın dirsek ekleminde hareket sınırı sadece tek yönlüdür. Bu hareket aksına fleksiyon/ekstansiyon (dirseği açma /kapama) adı verilmektedir (resim 2). Bir eklemin hareket sınırı ne kadar fazla ise stabilite (sağlamlık) için çevresindeki yumuşak doku desteğine o kadar çok ihtiyaç duyar. Örneğin omuz ekleminin stabilitesini (yerinden çıkmamasını) sağlamak görevi temel olarak eklemin çevresindeki yumuşak dokulara (eklem kapsülü, bağlar, çevre kas-tendonlar)aittir (resim 3). Buna karşın hareket sınırı omuz kadar fazla olmayan dirsek ekleminde sağlamlık (yerinden çıkmama) görevi kemik dokuya aittir. Genelleme yaparsak bir eklemin hareket sınırı ve yönü ne kadar fazla ise o eklemde instabilite (sağlam olmama, gevşeklik) problemi o kadar sık gözlenir. Bir eklemin hareketi tek yönde ise (örneğin dirsek ekleminin sadece açılıp kapanması) ve hareket sınırı fazla değilse o eklemde instabilite problemi daha az gözlenir.

Buna karşın bu tip eklemlerde hareket sınırının kısıtlanması (eklem sertliği) problemleri daha sık gözlenir (resim 4, resim 5). Özetle her eklemin özelliğine bağlı olarak stabilitesinde ya kemik yapı ya da yumuşak dokular daha önemli rol oynamaktadır.

dirsek-cerrahi
dirsek-cerrah
dirsek-ameliyati

Dirsek ekleminin instabilite problemi daha nadir olarak gözlenir ve genellikle belirgin travma sonrası başlar. Belirgin travmadan kasıt, eklemin çevresindeki kemik yapıların kırılması veya bağ ve kapsülün kopması ile sonuçlanan yüksek enerjili yaralanmalardır. Bu tip yaralanmaların vaktinde ve uygun şekilde tedavi edilmemesi sonucu instabilite (sağlam olmama, gevşeklik) problemi ortaya çıkar. Bu problemi üç ana gruba ayırabiliriz.

1) Dirsek Eklemi Çevresi Kırıkları

A-Radius başı kırıkları (resim 6, resim 7)
B-Olekranon kırıkları (resim 8)
C-Koronoid çıkıntı kırıkları (resim 9)
a
b
c

 

 D-Distal humerus kırıkları (resim 10, resim 42, resim 43, resim 44, resim 45)

d
e
f

 

E-Kapitellum kırıkları (resim 46, resim 47)

f

2) Dirsek Eklemi Çevresi Bağ Yaralanmaları

 

A-MCL (medial kollateral bağ) yaralanmaları (dirsek iç yan bağ) (resim 11, resim 12)
B-Eklem kapsülünün tamamen yırtılması (Horii dairesi yaralanmaları)(resim 48, 49)
h
j

 

C-Eklem kapsülünün tamamen yırtılması (Horii dairesi yaralanmaları)(resim 48, 49)

k

3) Kırık ve Bağ Yaralanmasının Birlikte Gözlenmesi (kırıklı çıkıklar): Mutsuz üçlü (unhappy triad) yaralanması: Radius başı, koronoid kırığı ve dirsek çıkığı (resim 30, resim 31)

l

Her yaralanma yukarıdaki şemaya uymayabilir. Örneğin bazı kırık tipleri bir arada gözlenebilir. Temel prensip olarak dirsek eklemi çevresindeki kırıkların usulüne uygun olarak cerrahi yöntemle sabitlenmesi, bağ ve yumuşak doku yaralanmalarının tamir edilmesi ve BİR AN ÖNCE EKLEM HAREKET VE FONKSİYONLARININ SAĞLANMASI gerekir.

Tüm bunlar yapılmadan, dirsek eklemi hareketsiz tutularak da kaynama sağlanabilir (alçı vb). Bu durumda kırıklarla birlikte dirsek eklemi de kaynar ve DİRSEK HAREKET KISITLILIĞI oluşur. Yani kırıkların kaynamış olması bir anlam ifade etmez çünkü eklem fonksiyonlarını kaybetmiş olur. Cerrahi tedavi uygulanmadan, alçı tedavisi de atlanarak erken hareket başlanması ise başka önemli sorunlara yol açar. Kırık kaynamayacağı ve bağlar iyileşmeyeceği için bu sefer İNSTABİLİTE (SAĞLAM OLMAMA-GEVŞEK OLMA DURUMU) sorunu ortaya çıkar. Eklemin her hareketi ile ağrı ve patolojik hareket oluşacağından eklem gene fonksiyonlarını kaybetmiş olur.

Özet olarak dirsek ekleminin iki ana problemi İNSTABİLİTE VE HAREKET KISITLILIĞI, usulüne uygun tedavi uygulanmayan veya tedavi için hiç başvurmayan kişilerde gözlenir.
DİRSEK İNSTABİLİTELERİ (SAĞLAM OLMAMA-GEVŞEK OLMA DURUMU)
STABİLİTEYİ (sağlamlığı) SAĞLAYAN UNSURLAR:
1-Ekleme ait unsurlar:
Radius Başı: Normal dirsek ekleminde radius başının olmaması klinik olarak stabiliteyi (sağlamlığı) etkilememektedir. Normalden kasıt dirsek iç yan bağlarının sağlam olmasıdır (MCL, Medial Kollateral Bağ). Buna karşın MCL’in yırtık olduğu dirsek ekleminde sağlamlık için radius başının yerinde olmasına ihtiyaç vardır (resim 13). Özetle dirsek iç yan bağın sağlam olup olmadığından emin değilsek radius başının anatomik olarak tamiri stabiliteyi sağlamak açısından en uygun yaklaşım olacaktır.
Çünkü MCL yırtık iken stres uygulandığında radius başı önemli bir stabilizatör görevi görmektedir.
Lateral Ulnar Kollateral Bağ (LUCL) yaralanmalarında radyus başının durumundan bağımsız olarak Postero-Lateral Rotatuar İnstabilite (PLRI) gelişir (resim 14). Bu isim bir çeşit instabilite (gevşeklik) durumunu tarif eder. Bu nedenle bağın tamiri en uygun tedavi yaklaşımıdır.

m

Sonuç olarak radius başı önemli bir ikincil (sekonder) stabilizatördür (resim 14)

 

Olekranon: Dirsek eklemi stabilitesinde ana faktör koronoid çıkıntıdır. Çeşitli miktarlarda kesi yapılarak sağlamlığın test edildiği çalışmalarda, stabilitenin korunabilmesi için gerekli olan kritik olekranon miktarı en az %50 olarak tespit edilmiştir (resim 15).
Koronoid: Stabilite için gerekli olan koronoid miktarı kollateral bağların ve radius başının sağlamlığına göre değişkenlik gösterir. Fonksiyonel bir dirsek eklemi için koronoidin en az %50’sinin korunmuş olması gerekir. Beraberinde radius başı yokluğu ise stabiliteyi belirgin oranda sekteye uğratır. Koronoid stabilitenin sağlanması için kritik (en önemli) bölgedir (resim 16).

n

2-Bağ ve yumuşak dokulara ait unsurlar: 
Deneysel çalışmalar varus/valgus stresi uygulandığında kollateral bağların %50, eklem yüzeylerinin %50 oranında stabiliteye katkıda bulunduğunu göstermiştir.

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Omuz ve Dirsek Cerrahisi

Omuz cerrahisi ve dirsek cerrahisi ekleminin görevi elimizin istenen pozisyonu almasını sağlamaktır. Bu nedenle dirsek ve omuz problemleri, elin boşlukta ulaşabildiği alanı önemli ölçüde azaltır.  Problem patolojinin derecesi ve kişinin alışkanlıklarına bağlı olarak; spor yaparken bazı hareketlerin ağrılı olmasından başlayan ve kişinin elini kullanmasını engelleyen (yemek yeme, saçını tarama veya tuvalet hijyeni sağlama) bir yelpazede seyir gösterebilir.

OMUZ CERRAHİSİ

Ülkemizde omuz cerrahisi gelişimi 1990 yıllarda konuya gönül veren öncü meslektaşlarımızın katkıları sayesinde gerçekleşmiştir. Genel anlamda ‘kapalı ameliyat’ olarak bilinen endoskopik (artroskopi) omuz cerrahisinin ülkemizdeki uygulamaları, ilgili derneğin kurucularının yıllar süren eğitim –araştırma çabaları sonucu gerçek anlamda gurur duyulacak bir aşamaya gelmiştir. Artroskopik cerrahide; biyomedikal teknolojideki gelişmelerin tıptaki uzantısı sonucu, eklemlerdeki hasarı onarmak için büyütme olanağı veren bir kamera ile küçük bir delikten ekleme girilerek teşhis ve tedavi sağlanabilmektedir.

DİRSEK CERRAHİSİ

A.B.D’de el cerrahisi ihtisası yaparken, klinikte uygulanan dirsek cerrahisi niteliği ve niceliğini fark etmem beni bu konu ile ilgilenmeye teşvik etti. Kliniğin bu konuda referans merkezi olması, çok farklı yaklaşımları öğrenme imkânını sağladı.  Daha sonra ülkemizde çalıştığım kliniklerde de konu ile yoğun klinik tecrübe yaşama şansım oldu. 2008 yılında; Maltepe Üniversitesi ortopedi anabilim dalı olarak, hem Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği hem de El Cerrahisi Derneği’nin katkıları ile ilk kez dirsek cerrahisi bilgi yenileme kursu düzenleme şansını yakaladık. Yıllar içerisinde danışılan hasta sayısı arttıkça klinik tecrübemizin de aşama kaydettiğini düşünüyorum.

Bizim gibi üçüncü kuşak el cerrahlarının en önemli şansı, mikro cerrahiye ek olarak endoskopik (artroskopi) tekniklerin üst ekstremite cerrahisinde kullanımına tanık olmalarıdır. Özetle mikrocerrahi ve artroskopik cerrahiyi ayrı birer ihtisas alanı olarak görmemek gerekir. Bunlar, el dirsek ve omuz cerrahisinde en iyi tedavi şeklini sunmak için bilinmesi gereken önemli cerrahi teknik yöntemlerdir.

ÖNEMLİ UYARI

Bu bölümde omuz ve dirsek cerrahisinde sıklıkla gözlenen hastalıklar hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Tıbbın devamlı değişen bir bilim ve zanaat olduğu unutulmamalıdır. Buradaki bilgiler güncel kaynakça ile uyumlu olmakla birlikte bir süre sonra demode veya yanlış olarak değerlendirilebilir. Bir diğer faktör kişisel tecrübelerin yazılara etki etmiş olmasıdır. Tıp sadece bir bilim değil aynı zamanda bir sanattır. Matematiksel doğrulamalar ve denklemler yoktur. Özetle benim için doğru olan bir yaklaşım başka bir hekim arkadaşım tarafından sempati ile karşılanmayabilir. Bu nedenle bilgilendirme sonrası en doğru yaklaşım ilgili hekime muayene olmaktır.

Bir diğer önemli konu görsel içeriklerle ilgilidir. Bazı kavramları daha iyi açıklayabilmek amacı ile cerrahi girişimler esnasında çekilen resimler mevcuttur. Bunların sizi ve özellikle erişkin olmayan kişileri rahatsız etme olasılığı mevcuttur.    

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Tenisçi Dirseği ( Lateral Epikondilit )

Tenisçi Dirseği (lateral epikondilit)

Tenisçi dirseği, dirsek ekleminin dış yanında ağrı ile seyreden hastalığa verilen isimdir. Genellikle 30-50 yaş arası gözlenir. Tendonlar (kirişler) kasların kemiklere tutunmasını sağlayan dokulardır. Dirseğin yan tarafına yapışan kirişler aslında el bileği eklemi hareketini sağlayan kirişlerdir. Bu yapışan kirişlerin (tendon) yıpranması, aşınması ve bazen yırtıkların oluşması ağrının ana kaynağıdır. Bu nedenle ağrı, el bileği hareketleri ile özellikle ağırlık kaldırırken ve nesneleri kavrarken (çaydanlık vb) oluşur.

Tenisçi Dirseği Nedenleri Nelerdir ?

Dirseğin dış yanını aşırı sert bir şekilde çarpmak veya ani olarak yapılan ters bir hareket tendonda şişmeye (ödem) ve daha sonrasında yıpranma ve yırtığa neden olabilir. Çoğu zaman neden, sık tekrarlarla yapılan günlük işlerde tendonların zorlanmasıdır. Bunlar ağır ev işleri, bilgisayar kullanımı, spor veya iş kaynaklı hareketler olabilir.  Bu hareketler genellikle bir nesneyi kavrama ile birlikte yapılan el bileği hareketleridir (klavye kullanımı, tenis oynamak, tesisat işi, çay doldurmak, bıçakla yemek doğramak gibi).  

Bulgular: En önemli bulgu gün geçtikçe azalmayan ve tam tersine artan ağrıdır. Dirseğin yan tarafındaki belirginleşmiş kemik çıkıntı (lateral epikondil)  ve çevresinde elin bir nesneyi kavraması veya kaldırması ile oluşan aşırı ağrı, tipiktir. Ağrı bazen kola veya omuz eklemine doğru yayılabilir.

Tenisçi Dirseği Tedavisi

Tedavi: Çoğunlukla cerrahi olmayan tedavi yöntemleri ile başarı sağlanmaktadır. Tedavi aşamalı olarak planlanmalıdır.
1) Öncelikle günlük yaşamda ağrıya neden olduğu düşünülen zorlamalar ve hareketler sonlandırılmalıdır. Yangıyı azaltan ağrı kesiciler (NSAI), atel kullanımı, germe-kuvvetlendirme egzersizleri uygulanabilir tedavi yöntemleri arasındadır. Bu tedavi yöntemlerinin başarı şansı genel olarak düşüktür. 

2)Kortikosteroid (kortizon) iğnesi:Kortizon kuvvetli bir yangı-bastırıcı ilaçtır. Yukarıda adı geçen tedavilerin başarısız olduğu durumda veya ilk tedavi olarak ağrıyan bölgeye enjektör ile uygulanabilir. Toplamda 3 enjeksiyondan fazlası yapılmamalıdır. Bazı yayınlarda sadece enjektör ucu ile kemik çıkıntı delinmekte ve aynı sonuçların alındığı belirtilmektedir.

3)ESWL (şok dalgası) tedavisi: Ultrasonik ses dalgaları ile kirişin kemiğe yapışma yerinde kanlanmanın artışı, iyileşmenin hızlanması ve ağrının ortadan kalkması sağlanır. Hastaların %50-60’ında başarı sağlanabilmektedir.

4)PRP (Protein Rich Plasma) uygulaması:Diğer tedavi yöntemlerine direnç gözlendiğinde veya uzun süreli ağrı ile başvuran hastaların ilk tedavisinde kullanılabilir.

5)Cerrahi tedavi: Nadiren gerek duyulur. Ağrının tüm cerrahi olmayan tedavi yöntemleri denenmesine rağmen 6 ayı aşkın süredir geçmemesi ve günlük işlerin yapılmasını engellemesi durumunda uygulanabilir. Cerrahi temel olarak yıpranmış ve hastalıklı kiriş dokusunun alınması ve bazen dikilmesi işlemlerini içerir. Cerrahi girişim hastalığın yapısına göre klasik veya artroskopik yöntemle uygulanabilir. Cerrahi sonrası tam iyileşmenin sağlanması rehabilitasyon uygulaması dahil ortalama 4-6 ay arası bir süreyi içermektedir.

1k
2k

 

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Dirsek Cerrahisi

Dirsek Cerrahisi

DİRSEK EKLEMİ GENEL BİLGİLER

Dirsek cerrahisi, Eklemlerin gereksinimlere uygun olarak tasarlanmış birbirlerinden farklı kemik ve yumuşak doku anatomileri mevcuttur. Eli 3 boyutlu düzlemde (uzayda) gerekli olan yere ulaştırma görevi olan omuz eklemi nerede ise 360 derecelik (her yöne) hareket sınırına sahiptir (resim 1). Buna karşın dirsek ekleminde hareket sınırı sadece tek yönlüdür. Bu hareket aksına fleksiyon/ekstansiyon (dirseği açma /kapama) adı verilmektedir (resim 2). Bir eklemin hareket sınırı ne kadar fazla ise stabilite (sağlamlık) için çevresindeki yumuşak doku desteğine o kadar çok ihtiyaç duyar. Örneğin omuz ekleminin stabilitesini (yerinden çıkmamasını) sağlamak görevi temel olarak eklemin çevresindeki yumuşak dokulara (eklem kapsülü, bağlar, çevre kas-tendonlar)aittir (resim 3). Buna karşın hareket sınırı omuz kadar fazla olmayan dirsek ekleminde sağlamlık (yerinden çıkmama) görevi kemik dokuya aittir. Genelleme yaparsak bir eklemin hareket sınırı ve yönü ne kadar fazla ise o eklemde instabilite (sağlam olmama, gevşeklik) problemi o kadar sık gözlenir. Bir eklemin hareketi tek yönde ise (örneğin dirsek ekleminin sadece açılıp kapanması) ve hareket sınırı fazla değilse o eklemde instabilite problemi daha az gözlenir.

Buna karşın bu tip eklemlerde hareket sınırının kısıtlanması (eklem sertliği) problemleri daha sık gözlenir (resim 4, resim 5). Özetle her eklemin özelliğine bağlı olarak stabilitesinde ya kemik yapı ya da yumuşak dokular daha önemli rol oynamaktadır.

dirsek-cerrahi
dirsek-cerrah
dirsek-cerrahisi
dirsek-ameliyati

Dirsek ekleminin instabilite problemi daha nadir olarak gözlenir ve genellikle belirgin travma sonrası başlar. Belirgin travmadan kasıt, eklemin çevresindeki kemik yapıların kırılması veya bağ ve kapsülün kopması ile sonuçlanan yüksek enerjili yaralanmalardır. Bu tip yaralanmaların vaktinde ve uygun şekilde tedavi edilmemesi sonucu instabilite (sağlam olmama, gevşeklik) problemi ortaya çıkar. Bu problemi üç ana gruba ayırabiliriz.

1) Dirsek Eklemi Çevresi Kırıkları

A-Radius başı kırıkları (resim 6, resim 7)
B-Olekranon kırıkları (resim 8)
C-Koronoid çıkıntı kırıkları (resim 9)
a
b
c

 

 D-Distal humerus kırıkları (resim 10, resim 42, resim 43, resim 44, resim 45)

d
e
f

 

E-Kapitellum kırıkları (resim 46, resim 47)

g

2) Dirsek Eklemi Çevresi Bağ Yaralanmaları

 

A-MCL (medial kollateral bağ) yaralanmaları (dirsek iç yan bağ) (resim 11, resim 12)
B-Eklem kapsülünün tamamen yırtılması (Horii dairesi yaralanmaları)(resim 48, 49)
h
j

C-Eklem kapsülünün tamamen yırtılması (Horii dairesi yaralanmaları)(resim 48, 49)

k

3) Kırık ve Bağ Yaralanmasının Birlikte Gözlenmesi (kırıklı çıkıklar): Mutsuz üçlü (unhappy triad) yaralanması: Radius başı, koronoid kırığı ve dirsek çıkığı (resim 30, resim 31)

l

Her yaralanma yukarıdaki şemaya uymayabilir. Örneğin bazı kırık tipleri bir arada gözlenebilir. Temel prensip olarak dirsek eklemi çevresindeki kırıkların usulüne uygun olarak cerrahi yöntemle sabitlenmesi, bağ ve yumuşak doku yaralanmalarının tamir edilmesi ve BİR AN ÖNCE EKLEM HAREKET VE FONKSİYONLARININ SAĞLANMASI gerekir.

Tüm bunlar yapılmadan, dirsek eklemi hareketsiz tutularak da kaynama sağlanabilir (alçı vb). Bu durumda kırıklarla birlikte dirsek eklemi de kaynar ve DİRSEK HAREKET KISITLILIĞI oluşur. Yani kırıkların kaynamış olması bir anlam ifade etmez çünkü eklem fonksiyonlarını kaybetmiş olur. Cerrahi tedavi uygulanmadan, alçı tedavisi de atlanarak erken hareket başlanması ise başka önemli sorunlara yol açar. Kırık kaynamayacağı ve bağlar iyileşmeyeceği için bu sefer İNSTABİLİTE (SAĞLAM OLMAMA-GEVŞEK OLMA DURUMU) sorunu ortaya çıkar. Eklemin her hareketi ile ağrı ve patolojik hareket oluşacağından eklem gene fonksiyonlarını kaybetmiş olur.

Özet olarak dirsek ekleminin iki ana problemi İNSTABİLİTE VE HAREKET KISITLILIĞI, usulüne uygun tedavi uygulanmayan veya tedavi için hiç başvurmayan kişilerde gözlenir.
DİRSEK İNSTABİLİTELERİ (SAĞLAM OLMAMA-GEVŞEK OLMA DURUMU)
STABİLİTEYİ (sağlamlığı) SAĞLAYAN UNSURLAR:
1-Ekleme ait unsurlar:
Radius Başı: Normal dirsek ekleminde radius başının olmaması klinik olarak stabiliteyi (sağlamlığı) etkilememektedir. Normalden kasıt dirsek iç yan bağlarının sağlam olmasıdır (MCL, Medial Kollateral Bağ). Buna karşın MCL’in yırtık olduğu dirsek ekleminde sağlamlık için radius başının yerinde olmasına ihtiyaç vardır (resim 13). Özetle dirsek iç yan bağın sağlam olup olmadığından emin değilsek radius başının anatomik olarak tamiri stabiliteyi sağlamak açısından en uygun yaklaşım olacaktır.
Çünkü MCL yırtık iken stres uygulandığında radius başı önemli bir stabilizatör görevi görmektedir.
Lateral Ulnar Kollateral Bağ (LUCL) yaralanmalarında radyus başının durumundan bağımsız olarak Postero-Lateral Rotatuar İnstabilite (PLRI) gelişir (resim 14). Bu isim bir çeşit instabilite (gevşeklik) durumunu tarif eder. Bu nedenle bağın tamiri en uygun tedavi yaklaşımıdır.
m

Sonuç olarak radius başı önemli bir ikincil (sekonder) stabilizatördür (resim 14)

 

Olekranon: Dirsek eklemi stabilitesinde ana faktör koronoid çıkıntıdır. Çeşitli miktarlarda kesi yapılarak sağlamlığın test edildiği çalışmalarda, stabilitenin korunabilmesi için gerekli olan kritik olekranon miktarı en az %50 olarak tespit edilmiştir (resim 15).
Koronoid: Stabilite için gerekli olan koronoid miktarı kollateral bağların ve radius başının sağlamlığına göre değişkenlik gösterir. Fonksiyonel bir dirsek eklemi için koronoidin en az %50’sinin korunmuş olması gerekir. Beraberinde radius başı yokluğu ise stabiliteyi belirgin oranda sekteye uğratır. Koronoid stabilitenin sağlanması için kritik (en önemli) bölgedir (resim 16).

n

2-Bağ ve yumuşak dokulara ait unsurlar: 
Deneysel çalışmalar varus/valgus stresi uygulandığında kollateral bağların %50, eklem yüzeylerinin %50 oranında stabiliteye katkıda bulunduğunu göstermiştir.

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

El Bilek Ağrısı (İnstabilite)

El Bilek Ağrısı : İnstabilite Nedir

El bilek ağrısı, el bileği eklemi 8 adet küçük kemiğin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Bu sayede nerede ise 360 derece hareket edebilme yeteneğine sahiptir. Bu hareketleri yaparken kemiklerin birbirine yapışık durmaları, ahenk içinde olmaları; deyim yerinde ise sağa-sola gitmemeleri gerekir. Bu duruma STABİLİTE (sağlamlık) adı verilir. Bunu küçük kemikleri birbirine tutturan (yapıştıran) dokular sağlar. Bunlar ligament (bağ) adı verilmektedir (resim 1).

el-bilek-a-r-s-instabilite-1

El bileği eklemindeki 8 kemikten, hareket sırasında en aktif olanları SKAFOİD ve LUNATUM adı verilen kemiklerdir. Yani hareketin büyük çoğunluğu bu iki kemik arasındaki eklemde oluşur. Bu nedenle adı geçen iki kemiği birbirine tutturan ve sağlamlığını (stabilite) sağlayan bağ, en sık hasar oluşumunun ve ağrının gözlendiği bölgedir. Bu yapıya SKAFO-LUNAT BAĞ adı verilmektedir (resim 2).

EY

Skafo-lunat bağ, skafoid ve lunat kemikler arasında U şeklinde yapı gösteren, her iki kemiği ön, arka ve alttan saran, kollajen moleküllerini içeren özellikli bir oluşumdur. Ağrıya; travma sonrası bağın yırtılması neden olabildiği gibi (akut-ani yaralanmalar), zorlanması ve eskimesi sonrasında deforme olması ve şeklinin bozulması da neden olabilir (kronik zorlanmalar). Bütün bunlar genişçe EL BİLEĞİ İNSTABİLİTESİ olarak adlandırılırlar.

AKUT (ANİ) YARALANMALAR

Skafo-lunat bağ bazen ani (akut) travma sonrası yaralanır. Bu tip yaralanmalar genellikle elin üzerine düşme sonrası meydana gelir. Bu nedenle aynı kolda beraberinde başka yaralanmalar da gözlenebilir. Bağın yırtılması sonrası bir arada tuttuğu iki kemik (skafoid ve lunatum) serbest kalırlar. El bileği ekleminin hareketi sırasında anormal pozisyonlar alarak ağrıya neden olurlar (Resim 3).

bag-yirtilmasi-el-bilek

TANI: Öncelikle el üzerine düşme sonrası el bileği ağrısı olan hasta muayene edilir. Muayene sonrası el bileği instabilitesinden şüphe duyuluyorsa ön arka ve yan pozisyonda standart filmleri çekilir. Bu grafilerde Gilula çizgileri adı verilen çizgilerin düzgün olmasına dikkat edilir. Çizgilerin bütünlüğünde bozulma var ise bu kemiklerin yer değiştirdiğini, anormal pozisyonda durduğunu, yani bağın yırtıldığını gösterir (Resim 4).

el-bilegi-tedavisi

Akut (ani) skafo-lunat bağ yaralanmaları sonrasında kemikler iki tip pozisyon alabilir.

1-      Bunlardan ilkinde lunatum adı verilen kemik yerinde dururken, çevresindeki tüm kemikler çıkar. Buna peri-lunat çıkık adı verilmektedir (Resim 5, Resim 6).

el-bilek-instabilite
el-bilek-instabilite1

Ani gelişen yaralanmalarda skafo-lunat bağın kopabilmesi için oldukça fazla kuvvet uygulanması gereklidir. Yani bu tip yaralanmalar yüksek enerjili yaralanmalar olarak adlandırılır. Doğal olarak beraberinde kemiklerde kırık gözlenebilir. Örnek: Skafoid /stiloid kırığı ile peri-lunat çıkık (Resim 7).

el-bilek-tedavi-hastalik 2-      Akut (ani) skafo-lunat bağ yaralanmaları sonrasında kemikler iki tip pozisyon alabilir. Bunlardan ikincisinde lunatum adı verilen kemik yerinden çıkarken, çevresindeki tüm kemikler normal pozisyonunu korur. Buna lunat çıkık (lunatum çıkığı) adı verilmektedir (Resim 8, Resim 9).

el-bilek-a-r-s-instabilite-8
el-bilek-a-r-s-instabilite-8

KRONİK BAĞ YARALANMALARI (İNSTABİLİTELER)

El bileği ağrısına; bağın yırtılması neden olabildiği gibi (akut yaralanmalar), zorlanması ve eskimesi sonrasında deforme olması ve şeklinin bozulması da neden olabilir (kronik zorlanmalar). Bütün bunlar genişçe EL BİLEĞİ İNSTABİLİTESİ olarak adlandırılırlar (Resim 10).

el-bilek-a-r-s-instabilite-10

Bu grupta temel sorun tanının konabilmesidir. (İNSTABİLİTELER UZUN DÖNEMDE KİREÇLENMEYE (ARTRİT) NEDEN OLURLAR). Çoğu hastada (erken dönemde) henüz radyoloji normaldir. Fizik muayene bulguları ise özgün (hastalığa özel=spesifik) değildir. MR inceleme ve BT gibi ileri tetkik yöntemleri – patoloji dinamik olduğundan- çoğu zaman ek bilgi sağlamaktan uzaktır.

Fizik muayene: Pasif eklem hareketleri: Eklemin hareketini hasta değil, muayene eden hekim sağlar. Pasif el bileği eklemi hareket kaybı daima organik kemik patolojisi ile ilişkilidir. KİENBÖCK hastalığı mutlaka ekarte edilmelidir (Resim 11).

el-bilek-a-r-s-instabilite-11

Fizik muayene de temel sorun tanının geç konmasıdır. Erken klinik bulgular ÖZGÜN DEĞİLDİR. Direkt filmler genelde normal olarak kabul edilir. Geç dönemde filmler yardımcıdır, fakat hastalık filmde bariz şekilde belli olacak kadar ilerlemiştir. Bu nedenle tedavi planı değişir. Hastalık ancak tartışmalı ve daha morbid (sekel bırakan)cerrahi girişimlerle iyileşebilecek aşamaya ilerlemiştir.

Özetle, En önemli sorun hastada normal film görüntüsü ile birlikte el bilek ağrısı olmasıdır. En sık gözlenen neden ise İNSTABİLİTE ve buna bağlı kireçlenmedir (artrit).

Palpasyon (elleme): Ağrının kesin yerinin saptanması tanıda en önemli ve özgün bulgudur. Skafo-lunat aralık en sık patoloji saptanan bölgedir. Karşı taraf ile kıyaslanmalıdır. Bazen rutin palpasyon hareketleri bulguların tekrarını sağlayamaz. Bu durumda provokatif testler yapmak gerekir.

Niye Provokatif testler? Ağrılı el bilek eklemi patolojilerinin büyük çoğunluğu radyal (başparmak) taraftadır. El bilek eklemini ilgilendiren instabiliteye bağlı kireçlenmelerin (dejeneratif süreçlerin) % 95’i skafoid kemik çevresinde oluşur (%55 SLAC tipi artrit, %25 STT (skafotrapezial-trapezoid) artrit, %15 Her ikisinin kombinasyonu). Bu nedenle skafoid kemik etrafında 5 manevra tarif edilmiştir (Watson). Hiçbir manevra herhangi bir patoloji için özgün (spesifik) değildir (Resim 12).

el-bilek-a-r-s-instabilite-12

Kronik instabiliteler; dinamik ve statik olarak ikiye ayrılırlar:

Film çekildiğinde skafoid ve lunatum kemikleri ayrık duruyorlar ise buna statik instabilite denir (oturmuş, yer etmiş?). Bu hastalığın geç evrede olduğunu gösterir.

Film çekildiğinde iki kemik arasında ayrılma yok ve normal gözüküyorsa, el bileği bazı pozisyonlara zorlanarak film çekilir. Bu zorlamalı filmlerde iki kemik ayrılma gösteriyorsa buna dinamik instabilite denir. Bu hastalığın erken evrede olduğunu gösterir (resim 10).

el-bilek-a-r-s-instabilite-10

GENELLEME YAPACAK OLURSAK STATİK İNSTABİLİTELERDE KEMİK AMELİYATLARI, DİNAMİK İNSATBİLİTELERDE BAĞ AMELİYATLARI YAPILIR. Yani statik instabiliteler bağın tamiri veya rekonstrüksiyonu (başka yerden bağ alma) ile düzelebilme aşamasını geçmişlerdir. Bu nedenle genellikle kemikler birbirine kaynatılır (artrodez) veya tamamen çıkartılırlar (proksimal sıra karpektomi, PRC) (Resim 17).

el-bilek-a-r-s-instabilite-17

Dinamik instabilitelerde BT (bilgisayarlı tomografi) ve MR incelemenin tanıda yeri yoktur. Değişik zorlamalı pozisyonlarda (dinamik grafiler) film çekildikten sonra, bir sonraki aşamada eklem içine iğne ile boya verilerek film çekilir ve bağın yırtık olup olmadığı gözlenir. Bu işleme artrogram adı verilmektedir (Resim 13).

el-bilek-a-r-s-instabilite-13

Bu aşamadan sonra tanı ve tedavi amaçlı artroskopi yapılması uygun olur. Artroskopi, büyütme özelliği olan optik bir kamera ile eklem içine girmek ve gözlemek işlemine verilen isimdir. Aynı aşamada tedavi edici özelliği olan başka cihazlar da eklemin içine sokulabilir, yani tedavi sağlanabilir. Artroskopinin en önemli avantajı eklemin klasik anlamda kesilerek tamamen açılmaması, bazı delikler yardımı ile işlemin yapılabilmesidir. Bu özellik ameliyat sonrası ağrının daha az, rehabilitasyonun dada kolay olmasını sağlar. Artroskopi İnstabilitelerin tanısında altın standart olarak kabul edilmektedir. Artroskopik bulgular temel alınarak yapılan yeni sınıflamalar mevcuttur (Geissler,1996).

Statik (ileri) instabilitenin el bileğinde kireçlenmeye neden olmasına tıp dilinde SLAC (scapho-lunate advanced collapse) adı verilir. Bunun da evreleri vardır (Resim 14, Resim 15, Resim 16).

el-bilek-a-r-s-instabilite-14
el-bilek-a-r-s-instabilite-15
el-bilek-a-r-s-instabilite-16

Bu aşamadan sonra yapılan ameliyatlar genelde Salvage (kurtarma) adı verilen girişimlerdir (Resim 17).

el-bilek-a-r-s-instabilite-17

Temel hedef ağrısız bir el bileği eklemidir. Hareket sınırında kayıp mutlaka gözlenir (Resim 18, Resim 19).

el-bilek-a-r-s-instabilite-18
el-bilek-a-r-s-instabilite-19

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

Dirsek Kırıklar ve Bağ Yaralanmaları

Doctor and nurse bandaging patient’s broken arm

RADİUS BAŞI KIRIKLARI

Dirsek eklemine komşu, radius adı verilen kemiğin kırılmasıdır. Eklem ile ilişkili olması kırığın tedavisini önemli kılmaktadır. Kırığın tipi tedavi şeklini belirler. Bir sınıflama yöntemine göre radius başı kırıkları 4 guruba ayrılmaktadır (resim 17).  Tip 1 kırıklar 5-7 gün alçı tedavisini takiben, erken aktif rehabilitasyon başlanarak tedavi edilirler. Diğer tip kırıklarda genellikle cerrahi tamir ve sonrasında aktif rehabilitasyon uygulanır (resim 18, resim 19). Tüm amaç hareket kısıtlılığı ve instabilite gelişmesini engellemektir. Tip 4 kırıklar zaten dirsek çevresinde oluşan diğer yaralanmalar (çıkık, bağ yaralanması, diğer kırıklar vb) ile birlikte gözlenmektedir. Kırık tamir edilemeyecek kadar küçük parçalar halinde ise, bu parçalar çıkarılarak radius başına benzer yabancı bir cisim (radius başı protezi) konur. Burada amaç dirsek ekleminde gevşeklik (instabilite) oluşmasını engellemektir. (Dirsek iç yan bağ (MCL) yırtığının atlandığı ve radyus başının çıkarıldığı vakalarda instabilite gelişir).  Ek olarak gözlenen kırıkların ve bağ yaralanmalarının tamiri de aynı zamanda yapılmalıdır.
1m1
2m

 

Komplikasyonlar: Ameliyatlı veya ameliyatsız tedavi edilen hastalarda en sık görülen komplikasyon hareket kısıtlılığıdır. İnstabilite, geç dönemde kireçlenme ve radiusta kısalık sonucu el bilek ağrısı diğer olası sıkıntılardır.
Kombine 1-Radyus başı kırığı ve MCL (dirsek iç yan bağ) yırtığı: 
Radius başı tamir edildiğinde MCL iyileşme eğilimindedir. Bu nedenle mümkün ise kırık tamir edilir, mümkün değil ise protez ile değiştirilir (resim 19, resim 20). Dirsek iç yan bağ (MCL) yırtığının atlandığı ve radius başının çıkarıldığı vakalarda ise instabilite (gevşeklik) gelişir.
3m
Kombine 2-Radius başı kırığı ve dirsek eklemi çıkığı birlikteliği:
Tedavide değişmeyen temel prensip burada da geçerlidir. Koronoid sağlam ise çıkık yerine oturtulur ve eklemin hangi hareket aralığında stabil (sağlam) olduğu gözlemlenir. Radius başı kırığı tipine göre tedavi edilir.
OLEKRANON KIRIKLARI
Dirseğimizi dayadığımız, eklemin arka yüzündeki kemik çıkıntıya olekranon adı verilmektedir. Bir sınıflama yöntemine göre 6 guruba ayrılmaktadır (resim 21) Ayrılmamış kırıklar (tip I)  3 hafta atel uygulanarak tedavi edilir. Atel günde bir kere çıkarılarak aktif eklem hareketi yapılır. Haftalık film kontrolü ile kırık parçalarda ayrılma takip edilir. Üçüncü haftada atel çıkarılır ve sonraki üç haftada kol askısı ile takip edilir. Tip II, III, IV, V ve VI kırıklar cerrahi olarak tedavi edilirler (resim 22, resim 23). Tip 5 ve 6 kırıklar zaten dirsek çevresinde oluşan diğer yaralanmalar (çıkık, bağ yaralanması, diğer kırıklar vb) ile birlikte gözlenmektedir. Tedavide amaç fonksiyonu korunmuş ve ağrısız bir dirsek elde etmektir.
Komplikasyonlar: Kaynamama, tespit kaybı (kırığı sabitlemek için kullanılan çivilerin gevşemesi), kireçlenme olası sıkıntılardır.
4m
KORONOİD ÇIKINTI KIRIKLARI
Koronoid çıkıntı; dışarıdan belli olmayan önemli bir kemik parçasıdır. Bir menteşe gibi dirsek ekleminin çıkmasını engelleyen, ayrıca dirseği bir arada tutan bağların yapıştığı ufak ama fonksiyonel olarak önemli bir parçadır. Tek başına koronoid kırık nadiren gözlenir. Genellikle dirsek eklemi çıktığı zaman veya radius başı kırığı ile birlikte gözlenir. Bir sınıflama yöntemine göre 4 guruba ayrılmaktadır (resim 24) Tip 1 kırıkların ameliyatsız, diğerlerinin ameliyat ile tedavisi genel kabul görmüş bir yaklaşımdır.
Tip I kırıklar (resim 25): Kıymık tarzında parça mevcuttur. Dirsek ekleminin çıktığını ve kendiliğinden yerine oturduğunu gösterir. Bu nedenle bağ yaralanması mevcuttur. Fakat dirsek eklemi genellikle stabildir. Çoğu vakada açık cerrahi tedaviye gereksinim duyulmaz. Kısa süreli eklem istirahatı sonrası rehabilitasyon başlanır.
5m
-Tip II kırıklar (resim 26, resim 27): Koronoidin %50’ye yakın kısmını içeren kırık mevcuttur. Eklem sağlam değildir, tekrar çıkık oluşma riski mevcuttur  (özellikle radyus başı kırıkları ile beraber gözlendiğinde). Cerrahi tedavi en uygun tedavi yöntemidir.  Radyus başı kırık ise lateral, değil ise medial yaklaşım uygulanır (resim 28, resim 29). Kırık parçanın büyüklüğüne göre vida veya dikiş ile tespit uygulanır. Ekleme uygulanan dinamik kuvvetleri dengelemesi için tespitin 3-6 hafta süre ile eklemli eksternal fiksatör ile korunması önerilmektedir.
6m1
7m1

 

-Tip III kırıklar: Tedavisi en zor yaralanmalardır. Eklem sağlam değildir, tekrar çıkık oluşma riski mevcuttur. Genellikle diğer kırık ve bağ yaralanmaları ile birlikte gözlenirler (resim 30). Koronoid tek parça ise (tip IIIA) vida tespiti kullanılabilir. Parçalanmış ise (tip IIIB) dikiş tespiti ile parçalar bir araya getirilir. Her durumda en önemli amaç ulna’nın posteriora doğru yer değiştirmesini yani eklemin çıkmasını engellemektir.
KÖTÜ ÜÇLÜ (TERRİBLE TRİAD) YARALANMALARI: 
Radyus başı kırığı, koronoid kırığı ve dirsek çıkığı birlikteliğine verilen addır (resim 30). Öncelikle koronoid tamir edilir. Olekranon da kırık ise koronoide ulaşım için bu yaklaşım kullanılabilir. Değil ise lateral yaklaşım kullanılarak,  radyus başı tespit edilmeden önce koronoid tespit edilir.  Daha sonra radius başı restore edilir (resim 31). LUCL kesinlikle tamir edilmelidir. Tüm tespitler sonrası dış destek (eksternal fiksatör) kullanılabilir. Bu ve benzeri dirsek eklemi yaralanmalarında erken ve uygun cerrahi tamir ile eklem hareket açıklığı ve sağlamlığı önemli ölçüde korunabilir (resim 32, resim 33). Cerrahi sırasında sinir / damar yaralanması, kaynamama, enfeksiyon, eklem hareketlerinin daha da kısıtlı hale gelmesi (özellikle uygun olmayan boyda radius başı protezi ile) ve eklem gevşekliği gelişmesi olasılığı akla ilk gelen tersliklerdir (resim 34, resim 35, resim 36, resim 37, resim 38, resim 39, resim 40, resim 41).
8m
9m
10m
11m
12m
13m
HUMERUS ALT UÇ KIRIKLARI (DİRSEK EKLEMİNE KOMŞU)
Humerus kırıklarının üçte birini humerus alt uç kırıkları oluşturur. Tedavide amaç her zaman olduğu gibi fonksiyonel aralıkta ve ağrısız, dirsek eklem hareketinin korunmasıdır. Humerusun kendine has anatomisi ile birlikte eklem yaptığı radius ve ulna, 27 kırık tipi ve alt gruplarıyla karışık bir sınıflama oluşturmaktadır. Bu nedenle sınıflamanın burada açıklanması zordur. Özetle bilinmesi gereken kırık ekleme yaklaştıkça ve daha çok parça içerdikçe cerrahisi ve sonrasında rehabilitasyonu zordur (resim 42, resim 43). Bu aynı zamanda işlerin yolunda gitmemesi olasılığının bu tip kırıklarda daha fazla olduğunun bir göstergesidir.
Erişkinlerde görülen humerus alt uç kırıklarının çoğunda cerrahi tamir en mantıklı tedavi seçeneğidir. Tedavinin amacı sağlam, ağrısız ve fonksiyonel bir dirsek eklemi elde edebilmektir (resim 44, resim 45). Daha önce belirtilen tersliklerin (komplikasyon) oluşması, bu tip kırıkların cerrahi tedavisinde de olasılık dahilindedir.
14m
15m

 

KAPİTELLUM KIRIKLARI
Kapitellum eklem içi bir yapıdır. Humerus adı verilen kemiğin dirsek eklemi içine uzanan önemli bir parçasıdır (resim 46). Kırık, radius başı kırığı veya dirsek çıkığı gibi diğer yaralanmalarla ilişkili olabilir. Yaralanma koronal plan dediğimiz düzlemde oluştuğu için tamiri zordur (resim 47). Sağlam tespit ve erken hareket avasküler nekroz riskini azaltarak dirsek hareketinin tekrar kazanılmasını sağlamıştır.
16m
HORİİ DAİRESİ YARALANMASI
Dirsek eklemini bir arada tutan bağların tek olarak (izole) yaralanmaları ile ilgili bilgiler yukarıda mevcuttur. Bazen dirsek eklemine uygulanan kuvvetin enerjisi o kadar fazladır ki bir uçtan başlayarak tüm bağları ve kapsülü kopartır (resim 48). Özetle dirseği bir arada tutan tüm bağlar ve kapsülün yırtılmasına Horii yaralanması adı verilir (resim 49). Yaralanma sonrası fizik muayene de dirsek ekleminin iç ve dış yanında kan oturması (ekimoz ve hematom) önemli bir bulgudur (resim 50 ve resim 51). Bu tip yaralanmaların tedavisi en kısa sürede cerrahi tamir uygulanması ve erken rehabilitasyona başlanmasıdır (resim 52, resim 53, resim 54, resim 55). Daha önce belirtilen tersliklerin (komplikasyon) oluşması, bu tip kırıkların cerrahi tedavisinde de olasılık dahilindedir.
17m
18m
19m
20m

 

 “Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.”

EN SON YAZILAR

İLGİ ÇEKENLER